“Akış” kavramını çıkış noktası olarak kullanan tasarım, hayat çizgisinin başlangıçtan sona bir döngüyü ifade etmesi fikrini kullanarak, kaynaktan çıkan ve kaynağa geri dönen şeritler ile oluşturuldu. İnsanın iç akışının ifadesi olarak ışıkların şeritler içine yerleştirilmesi, bazen döngüyü tamamlayan bazen ise yarım kalan şeritlerle hayat metaforunu oluşturdu. Doğal taşların dokularının, renklerinin, damarlarının biricikliği her insanın hayattaki biricikliği ile bağdaştırıldı.

Tüm aydınlatma elemanları Less is more (Az çoktur.) felsefesini de bu metafora katarak sadeliği ve doğallığı ön plana çıkarmak amacıyla taşın estetik özellikleri vurgulanarak tasarlandı. Doğal taşın kendine özgü dokusu, tasarımın merkezinde yer alarak öne çıkarıldı. Plak şeklinde kullanılan taşlar ve metal şeritlerle kompozisyon oluşturuldu. Metal şeritler dekoratif, strüktürel ve işlevsel olarak kullanılarak hem dekoratif olarak mekana zenginlik katarken hem de yapısal bütünlüğü sağladı.

LED ışıklar, metal şeritlerin içine yerleştirildi. Bu sayede, ışık kaynakları doğrudan görünmeyerek göz yormayan bir aydınlatma sağlamak amaçlandı. Işıkların bu şekilde gizlenmesi, mekanda dingin bir atmosfer yaratırken aynı zamanda taşın doğal güzelliğini de ön plana çıkardı. Taşlar da şeritlere birleşim noktaları ile sabitlendi.

Tasarım ailesi olarak sarkıt- yer lambası-aplik tercih edildi. Ürünlerde mermer grubunden milas leylak tercih edildi. Kullanım tercihlerine ve farklı kullanım senaryolarına göre mekan içerisinde taşın ve renklerin çeşitlendirilebilmesi öngörüldü. Siyah metal şeritlerle milas leylak mermer, bronz metal şeritlerle carped onyx taşı düşünüldü.