Aydınlatma koleksiyonunda temel tasarım prensibi, sert ve ağır bir malzeme olarak bilinen taşın zarif ve minimalist bir yapıya dönüştürülmesidir. Taş, geleneksel algısının aksine, ince plakalar halinde işlenmiş ve geometrik bir düzende kurgulanarak mekâna hafiflik ve incelik katmıştır. Malzemenin bu şekilde yeniden yorumlanması, hacim ve denge prensiplerini ön plana çıkarırken, ışığın taşla etkileşiminde hem şeffaflık hem de derinlik algısı yaratılmıştır.

Taşın yoğun doğasının ince ve zarif bir forma bürünmesi, tasarımın temel estetiğini oluşturur;
böylece hem malzemenin doğal sağlamlığı korunmuş hem de hafif ve modern bir ifade
kazanmıştır.

Bu prensibin ışığında, koleksiyon, metal çerçeve ile doğal taş plakaları bir araya getirerek doğadan ilham alan bir sıcaklık ve geometrik minimalizm sunar. Sarkıt, duvar apliği ve masa lambası gibi farklı işlevlerdeki bu aydınlatma ürünleri, taşın zarif yapısı sayesinde, ışığı yumuşak bir şekilde dağıtarak mekânda dengeli ve huzurlu bir atmosfer oluşturur.

Taş plakaları taşıyan metal çerçevenin döndürülebilir yapısı sayesinde, kullanıcılar ürün formunu kendi zevklerine ve mekâna uygun şekilde değiştirebilir. Bu modüler ve dinamik yapı, kullanıcının taş plakaları ve çerçeveyi yeniden konumlandırarak farklı bir aydınlatma deneyimi yaratmasına olanak tanır.

Yapay ışık altında, taşın ince dokusu ışığı geçirgen bir zarafetle yayarken, doğal ışıkta ise taş ve metalin birleşimi mekâna estetik bir zenginlik katar. Modüler yapıları sayesinde, bu ürünler farklı taş plakalar ve kombinasyonlarla kişiselleştirilebilir, böylece her mekâna özgün bir ifade kazandırır.

Tasarımın genel dili, malzemelerin zıtlıklarını harmanlayarak doğallık ile modernizmi buluşturur ve hem yapay hem de doğal ışıkta mekânın estetik kalitesini artırır.