Tasarımcı: Bilge Uğurlu ve Yiğit Kaan Avcı
Tasarımda kullanılan Urfa Taşı, belli bir sıcaklığa geldiğinde kolay şekillenebilmesi, farklı şekillerde uygulanabilmesi nedeniyle ekonomik bir taş olarak bilinir. Bu taşın darbelere dayanıklı olması, uzun ömürlü olması, yüksek sıcaklıklarda bile yapısını koruması tercih sebepleri arasındadır. Açık sarımtırak renge sahip olduğundan güneş ışığını yansıtır ve bulunduğu mekânın daha serin olmasını ve ferah görünmesini sağlar. Evlerin yapımında kullanmasıyla birlikte, Göbeklitepe’de kullanılan temel malzeme olmasıyla bize geçmişten birçok haber getirmektedir.
Göbeklitepe’de kullanılan ve Göbeklitepe’de bulunan sütunlarda rastlanılan Urfa Taşı, bir kalker taş türüdür. Bu taşlar çevredeki kaynaklardan temin edilmiş olup, Göbeklitepe’nin yapıldığı dönemde bölgede yaygın olarak bulunmaktaydı.
Göbeklitepe’deki sütunlarda kullanılan taşlar genellikle beyaz veya sarımsı renkte olup, bu taşlar üzerinde çeşitli oymalar ve süslemeler bulunmaktadır.
Sütunlarda bulunan çeşitli çizilmiş ögeler bize tasarım sürecinde referans olmuştur. Tasarım sürecinde sütunlarda bulunan “C” ve “H” şeklindeki oymalar, boğa ve yılan gibi hayvan figürleri tasarımın soyutlama evresinin yapı taşlarını oluşturmuştur. Göbeklitepe’de sıkça kullanılan ve sütunlarda pek çok rastlanılan “C” harfine benzeyen ögenin birçok araştırmacı tarafından ayın hilal hali veya boğanın boynuz şekli olduğu tahmin edilmektedir. H harfinin ise güneş ve ay veya kadın ve erkek kavramları olarak düşünülmektedir. Boğa figürlerinin erkeği yılan figürlerinin ise kadına atfedildiği düşünülmesi ile birlikte boğa ve yılandan oluşan figürlerinin de bir tanrısal çifti ifade ettiğine varılmaktadır. Son olarak araştırmacılar C ve H sembollerinin beraber olduğu bazı motiflerde ise güneş tutulması kavramına varmışlardır.
Tasarımın soyutlanma süreci boyunca “C” ve “H” harfleri ve hayvan figürleri, bize ay, hilal, boynuz, güneş, kadın, erkek, çift, güneş tutulması gibi kavramları ifade etmiş ve bu kavramlar kullanılmıştır. Ayrıca süreçte kadın erkek kavramlarından doğan “birleşme” kavramı, taşın geçmişten günümüze gelmesi ile “yansıma” kavramı ve bu kavram ile geçmişin ifadelerinin daha çok günümüzün modern çizgilerine yansımasını belirtmek amaçlanmıştır. Bu kavramlar, kelimeler ve bizde oluşturduğu ifadeler tasarımda belirli bir modülün oluşmasını sağlamıştır. Oluşturulan modül, üç farklı ürün ailesine ait olan aydınlatma armatürlerini oluşturmuştur.
Tasarımın isimlendirilme sürecinde ise, kullanılan işlemelerin ve kavramların hepsinin Göbeklitepe’de bulunan dikilitaşların üzerinde olması sebebi ile dikilitaş kelimesinin İngilizce karşılığı olan obelisk kelimesinden gelmektedir. Tasarıma tüm süreç sonunda belisk ismi konulmuştur.
Kaynakça
Özgür Barış Etli, “Göbeklitepe Şamanları ve Ürettikleri Kozmik Semboller”,2015
Erman Sağıroğlu, “Göbeklitepe’de Sanatsal İzler ve Semboller”, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl:12, Sayı:149, Şubat 2024
Ömer Uzunel, ” Göbeklitepe’deki C ve H Sembolizmi Üzerine Bir Kurgu Denemesi” , Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi (UTAD), 2022
Özgür Barış Etli, ” Göbeklitepe’nin Sırrı: Kozmik Ekinoks ve Kutsal Evlilik, 2015