Tasarımcı: Didenaz Gündoğdu ve Selin Ünlü
Yarışmanın özneleri olan doğal taş ve ışık üzerine düşündüğümüzde ışığın ve taşın ilksel özelliklerine odaklanmayı tercih ettik. Bu süreçte ülkemizde bulunan ve olimpiyatların sönmeyen ateşine ilham veren Antalya Olimpos’taki yanartaşları araştırdığımızda doğal olarak taşın kendisinden çıkan ateş ve onların birliktelikleri özellikle malzeme seçimimizde olmak üzere tasarımlarımıza etki etti.
Tasarımlarımızda doğal taş olarak ülkemizde de bulunan ve aydınlatmada sıkça kullanılan onyx mermerini seçtik. Yüzeyinde farklı derecelerde şeffaflığa sahip olmasıyla ışık ve taşın birleşiminde kurmak istediğimiz ateşe yakın hissiyatı desteklediğini düşündük. Endüstriyel üretimi de oldukça kolay ve ekonomik olan ve sıkça rastladığımız oniks tabakalarının tasarım için seçilmesi sonrasında bu tabakaların birbiriyle kesişerek tanımladığı boşluğu ışıkla kurmak tasarımın ilk meselesi olmuştur.
Aynı zamanda Onyx’in sıklıkla denge taşı olarak geçmesiyle aydınlık karanlık dengesi ve zıtlığın birlikteliğini de gözettik. Işığın en ilkel ve mekan yaratan temellerinde ateşin olduğunu düşünerek ateşin mekan yaratan, alan tanımlayan ve insan tarafından kontrol edilebilir olması oldukça ilgimizi çekti. Özelikle yer lambası tasarımımızda ışığı mekanın sadece tamamlayıcı bir ögesi olarak değil, istenildiğinde mekan kuran bir yer lambası olarak hayal ettik ve yer lambasının su ile temas etmeyeceği şekilde veranda, balkon veya bahçe gibi dış mekanlarda da kullanılabileceğini düşündük. Adeta bir kamp ateşi gibi insanların rahatlıkla çevresine oturabildiği ve bunu beli bir doğallıkla yapmasını sağlayan bir atmosfer yaratması için merkezileşen ve katmanlaşan yapısıyla ateşin anıtlaştığı bir form yaratmaya çalıştık.
Böylece yer lambası yanartaşa ve dağ formuna yaptığı göndermeyle kendi formu ile sönmez ateşin sembolik bir temsili haline geldi. Bir armatür ile yanartaş arasındaki bir diğer ilişkiyi armatürün ışık kaynağı olarak kullanılmadığında da bulunduğu yerde bulunmaya devam etmesi üzerinden kurduk. Armatürün sönmez ateşliği onun bir tek ışık kaynağı ihtiyacı duyulduğunda değil aslında gece gündüz hep orada olmasını sağlıyordu. Ateşin insanlar tarafından kontrol edilebilir olmasının çok hayati bir öneme sahip olması ve bu konunun dikkatimizi çekmesiyle beraber kullanıcılara karanlık ve aydınlık üzerinde bir kontrol vermek istedik. Bunu bir düğme gibi bir aracıyla yapmaktan ziyade kullanıcının taşla temasa geçmesi, onu çekmesi, tutması, kaldırması tasarımlarda büyük bir öneme sahip oldu.
Oniks gibi doğada oluşması çok uzun zaman alan doğal taşları düşünerek süreç kavramını tasarımla birlikte düşündük ve kullanıcı deneyiminde taşa temas üzerinden taşın hareketiyle sağladık. Ürün ailesinin bir tasarım girdisi olarak hareketi barındırması ile taşı itmek, çekmek, kaldırmak ve koymak etkileşim süreçleri haline geliyor. Yer lambasında ve aplikte bu hareketlilik özelliği taşların raylı bir sisteme oturmasıyla sağlanırken masa lambasında ise kullanıcıların parçaları çıkarıp takmasıyla sağlanmıştır. Dikeyde vurgulu bir formu olan yer lambasında dikeyde hareket, yatayı vurgulayan aplikte ise yatayda hareket öngürülmüştür.